CHP Kurultayında geri sayımın başladığı şu günler de, Muharrem İnce nin iddialı çalışmaları akıllara her ne kadar Milli şef in genel başkanlık koltuğundan indiği 72 kurultayını getiriyor olsa da… Asıl gözlerden kaçan ise 2010 kurultay'ı oluyor… Kaset komplosu na uğramadan kısa bir süre önce İstanbul İl kongresine katılan ve Gürsel Tekin'i destekleyen Deniz Baykal kongre salonun da tıpkı Kaftancıoğlu na destek veren Kılıçdaroğlu gibi yerini almış, Tekin in elini güçlendirmişti. Evveliyatın da zaten Tekin'e karşı imza toplanmasına ket vurmuş, o da tıpkı Kılıçdaroğlu gibi Belediye başkanlarına gerekli talimatı vermişti. Kongre ye tek aday ile gidilecekti ve öyle de oldu… Bu nokta da minik bir fark var, zira Kılıçdaroğlu Adalet yürüyüşüne gölge düşer sıkıntısı ile her ne kadar istemese de Canpolat ın tekrar aday olmasına ses çıkarma mış gibi davrandı. Ne de olsa, parti de Demokrasi vardı ve isteyen partili aday olabilirdi. Kendi belirlediği delegelere, kendini seçtirtmek… Neyse. biz 2010 a dönelim… İl başkanı olan Tekin, kurultay ın hemen öncesinde patlak veren kaset komplosu sonrası aday olmayacağını açıklayan Deniz Baykal'ın hemen yanı başında göz yaşlarını tutamıyor du. Tıpkı, açıklamanın yapıldığı gece merdiven altı kulisler de Genel Başkan adayı belirlemeye çalışan lakin salonda salya sümük ağlayan diğerleri gibi. Kılıçdaroğlu ise kendisine uzatılan mikrofonlara aday olmayacağını böyle bir düşüncesi olmadığını söylüyor du. İşte arada ki İnce çizgi… Enteresan dır, Baykal'ın kaset olayından 10-15 gün öncesinde fısıltı gazetesinde Baykal aday olmayacak Kemal bey Genel Başkan olacak, Abi de parti de önemli bir konuma gelecek şeklinde söylemler yayılmaya başladı. O dönem de bu fısıltıyı kaçıran kadro, şimdiler de CHP den belediye başkanı olan bir ismin o tarihlerde CHP li belediye leri mesken tutup, buralarda iş bağlayacaklarını söyleyerek tabiri caizse keriz silkeleyen çantacıları idi. Söyledikleri gibi de oldu Baykal aday olmadı, Kılıçdaroğlu genel başkan oldu, abi leri önemli bir konum'a geldi… Muhtemelen bu elemanların temennileri, içlerinden geçenler di fısıldadıkları… Kılıçdaroğlu genel başkan koltuğuna oturduktan sonra bir çok isim teker teker döküldü. Önce parti içerisinde polüt büro şefi gibi olan Kılıçdaroğlu nun genel başkanlığına büyük ölçüde katkı koyan Önder Sav gitti, yerine Gürsel Tekin geldi. Gürsel Tekin gitti, Erdoğan Toprak geldi. Kurultay da örgüt ün önüne atılan Toprak yediği çiziklerle örgüt eliyle gitti. Sonra Sarıgül ve ekibi baş köşelere konuşlandı ki onların gitmesi hiç te zor olmadı. Çare Sarıgül'e karşı, çare eski SHP kadrolarıydı. Şimdi ise çaresi, başını Beykoz konakları sözcüsü Erdoğan Toprak'ın çektiği Solumsu(SARI SOLCULAR) Aralık tayfası gibi göünse de Kurultay da, PM adaylığı için baş vuracak gerçek Sol kadrolar bu oyunu bozacak gibi görünüyor… Tabi ilk gun Muharrem İnce bir ayar vermezse… Genel başkanının ve partisi nin en sıkıntılı dönemin de kendisine uzatılan mikrofonlara aday olmadığını ve adaylığı düşünmediğini söyledikten sonra genel başkan olan, kısa siyasi hayatı boyunca. CHP ye ömrü siyaset içerisin de geçen Deniz Baykal dan fazla siyasi hezimet yaşatan Kemal Kılıçdaroğlu mu? Her daim halk ın içinde halk ile iç içe, her sorulduğunda alenen Ben GENEL BAŞKAN ADAYIYIM arkadaş diyecek kadar açık yürekli ve samimi Muharrem İnce mi? Bakalım CHP de 2019 seçimlerine kim önderlik edecek… İbrenin her ne kadar yeni kadrosu Aralıkçılar tarafından Kılıçdaroğlundan yana imiş gibi gösterilmeye yoğun çaba gösterilse de, delegenin iradesidir aslolan ve dahi Soros 'un Turuncu Devrimcileri ne geçit vermeyecektir. Gün gelir bu halk kendi iradesini ve kendi önderliğini (umudunu parçalamadan) şekillendirir... Belki o gun bu hafta sonu doğacak belli mi olur… Gerisi Hayat….