Adalet yürüyüşü boyunca kendisini ve bazılarını parlatmak için selfie vekilliği yapanların derdi hiç de Adalet değil... Yakında göreceklerimiz olacak, derken işte tam da bu günleri işaret etmiştik..Anlayana... İl Başkanlarını ben seçiyorsam neden seçim yapıyoruz… İmza hesabı yapanların ve imza peşine düşenlerin bu parti de yeri yok… Diyen Kılıçdaroğlu hafta sonu yapılacak İstanbul İl kongresi öncesinde evvela ilçe başkanlarını, sonra Belediye başkanlarını çağırıp gerekeni yapmaları telkininde bulundu mu? Bulundu… Baş danışmanının İstanbul da ki lüx ofisinde İl delegeleri ve delege ağalarıyla görüşmeler yaptığını bilmiyor mu? Grup başkan vekillerinin ve de bölge millet vekillerinin adaylar arasında gelgitler yaptıklarını, 5 yıldızlı oteller de ikna "kokteyl"çalışmaları yaptıklarını bilmiyor mu? HEPSİNİ BİLİYOR… Bilmediği ise CHP nin yegane sorununun omurgalılar (gerçek sosyal demokratlar) ve omurgasızlar (popülist, narsist, şoven, cebine solcu vb) savaşı olduğu dur. Ne yazık ki CHP halk partisi değil, koltuk severlerin partisi pozisyonuna düşürülmüştür. İstanbul, İstambol olalı böyle bir durum ve de zulüm ne gördü ne yaşadı. Kayıp bir koskoca iki yıl, Yazık… Halktan uzak, küçük burjuva ruhlar ile halka inemediniz, inemezsiniz. Lümpen, popülizm de zirve yapmış, sosyal medya vekilleri ve yöneticileriyle halkçı olunmuyor. Ruhunuz; burjuvaziye teslim olmuş, üstüne konaklardan güdümlü kadrolar dan sos eklenmiş durumda. Sonra sı saray saltanatına karşı bekle bizi İstanbul marş'ı... Kitlesine önderlik edemeyecek yapılar ve o yapıların figürleri sadece şovmendir, sadece ben merkezci zavallılardır. Gün gelir bu halk kendi iradesini ve kendi önderliğini (umudunu parçalamadan) şekillendirir... Kongre zabıtlarında dünya yı tazelemek değildir, yeryüzüne depremler düşürmek ve halkın umudu olmak. Şehri yiğit bir türkü gibi dolanabilmektir aslolan, cebini doldurup çekip gitmek değil. Kitle psikolojisi nedir, toplum refleksi nasıl harekete geçirilir bilmeyen, basiretsiz, popülizm içerisinde dalga kıran, sözüm ona siyasetçiler… Malesef Ülke'de muhalefet partisi yoktur, kendi iç hizibini üreten, koltuğunu sağlam kazığa bağlamaya çabalayan bireylerin partisi vardır… Siyaseti ajitatör ve hiciv ekseninde bütünleştirmiş şovmenler, sadece mevsimsel esen rüzgardır. Lümpen, Küçük burjuva zaafı taşıyanlar halka değil, sadece egolarına ve paraşütçülerine hizmet edebilecek kadardır… Seçim dönemlerinde Bulvarlara saçılan bildiriler, yapılan Adalet yürüyüşleri-miting afişleri, cesur pankartlar (!!) akabinde harcanan emek ve değerler… Bir gece yarısı çıkartılan vergilerle boynu biraz daha bükülen halk'a parlayan güneş, bir umut olamayacak güdümlü siyasetçilerle nereye kadar? Halk'ın sonsuz dağları eriten sabrı, merhameti daha nereye kadar suistimal edilecek bakalım… Gerisi Hayat...