Gerçek İslam’dan Uydurulan İslam’a, “İlk döneminde dünyaya adaleti getiren bir medeniyetin son yüzyılda karanlık çağını yaşayan dine evirilişi”
Sonuç; ABD tasmalı Suudi Arabistan...
Emevi sülalesi(Ümeyyeoğulları) ile Hz. Muhammed’in bıraktığı hilafet sistemiyle başa gelen yönetim arasında bir iktidar sorunu başlamıştı. Ümeyyeoğulları diğer Arap kabilelerini ve aşiretleri bu sisteme(hilafete) karşı örgütleyerek mevcut sistemi(hilafeti) yıkıp yerine saltanat sistemi getirip bir Arap Devleti kurmayı amaçlamışlardır.
Kısacası o dönemdeki hilafet sistemi; seçimle gelen, halkın seçerek başa getirdiği yönetim, oy birliği esasına dayalı bir sistemdi. Bilinen saltanat sistemiyle kesinlikle karıştırılmamalıdır. Ümeyyeoğulları Arap Devleti kurma emellerine Arap milliyetçiliğini körükleyerek yapmayı hedeflediler. Çünkü milliyetçilik duyguları ile toplumları çok kolay şekilde harekete geçirebilirlerdi...
Mekke fethedilince iktidarı kaybeden Ebu Süfyan bir süre sonra Şam’a geçmiş ama burada bir takım işler karıştırmıştır. Oğlu Muaviye de işe dâhil olarak Şam merkezli bir muhalefet oluşturulmuş. Araştırırsanız göreceksiniz bugün hala bu Baas zihniyetinin izleri vardır. Şam’da bu Ebu Süfyan ve Muaviye tarafından oluşturulan muhalefet merkezi yapı Araplar üzerinde milliyetçiliği kullanarak etkisini artırmış bir yandan Arap bedevi kabilelerini para vererek maaşa bağlayarak kendi tarafına çekmeye başlamıştır. Arap bedevileri ise çöl hayatı süren hayvancılıkla geçinen ve kervanlardan haraç alarak geçinen bedevi insanlardır. Ebu Süfyan ve Muaviye bir yandan boş durmayarak o dönemde Başbakan sıfatında olan Mervan’a istediklerini yaptıra biliyorlardı. Peki nasıl?
Mervan denilen şahıs ve Hz. Osman Ümeyyeoğulları aşiretinden gelmektedir. Bu aşiretin reisi de Ebu Süfyan’dır. Aşiret baskısı kurarak Hz. Osman’a yaptırım yapamasalar da Mervan’a istediklerini yaptıra biliyorlardır.
İşte burada İslam Devleti’nin Başbakan konumundaki Mervan’a baskı kurularak Ümeyyeoğulları’ndan yetişmiş kişileri vali olarak tayin ettirmişlerdir. Böylece devleti yavaş yavaş sinsice ele geçirmeye başladılar.
Çünkü Mekke’nin Fethi ile iktidarı kaybeden Ümeyyeoğulları “İktidar gücü elimizden çalındı, çaldılar bu hak bizimdir Araplarındır...” psikolojisine bürünmüşlerdi ve bu yaptıklarını bir mücadele olarak görüyorlardı. Şam valisi olan Muaviye’nin yanında nemalandıkları için Şam merkezli bir muhalefet oluşmasının sebebi de budur.
Hz. Osman zamanında yaşlılığını suiistimal edip kullanan/kullanılan Mervan; Ebu Süfyan’ın, Muaviye’nin ve diğer gaza gelen aşiretlerin baskısıyla Emevi sülalesine mensup kişileri ülkenin çeşitli bölgelerinde en kritik noktalara tayin etti. Bunun böyle olması ise istişare mekanizmasının kaldırılması ile oldu. Çünkü önceden şuralar yapılır, kararlar oy birliği esasına dayanılarak yapılırdı. Ama Hz. Osman halifeliğinin 6. Yılında yönetim kadrosunu feshedip mührü Mervan’a vermesiyle sonun başlangıcı oldu diyebiliriz.
Bundan sonraki süreçte valilerin çoğu Emevi sülalesinden kişilerdi. Hz. Ali o dönemde Hz. Osman’ı defalarca uyarmasına rağmen uyarıları maalesef ciddiye alınmadı. Bir zaman sonra bu atamalar devlet sorunu haline gelmeye başladı. Aynı zamanda Emevi sülalesinden gelen Mervan’a yapılan baskılarla atanan basiretsiz liyakatsiz valiler, halka karşı büyük zulüm ve haksızlık yapmaya başladı. Bu zulme ve baskıya daha fazla dayanamayan halk ayaklanarak Medine’yi basmış uzun süre boyunca da işgal altında tutmuştur. Bu zaman zarfı sonunda da Hz. Osman şehit edilmiştir. En baştan beri dikkatlice okursak baktığımızda aslında bir darbe olmuştur.
Hz. Ali liyakatiyle liderliğiyle ön plana çıkıp herkesi etrafında toplamayı başarmıştı. Herkes ona biat etmiş ve sonrasında işgalcileri şehir dışına çıkarmıştır. Hz. Ali’nin ilk işi hilafeti kurtarmaya, devleti ayakta tutmaya uğraşırken Emeviler isyan çıkarmıştır. Çünkü Hz. Ali’nin halife seçilmesi Emevilerin bütün kirli oyunlarını bozacaktı. Neden mi?
Sebebi ise gayet açık; atanan valilerin hepsi Emevi sülalesindendir. Hz. Ali hepsini görevden alıp adaletli valiler tayin edip dengeyi yeniden kuracaktı. Bunu bildikleri için yıllardır üzerinde çalıştıkları devleti ele geçirme planları suya düşeceği için buna göz yumamazlardı ve hemen isyan başlattılar. Bir bahane lazımdı Emevilere! Çünkü kalkıp ta valileri biz yerleştirdik görevden alamazsınız diyecek halleri olmadığı için çakallar şu fikri öne sürdüler...
“Hz. Osman’ı öldürdünüz. Bunların katili bulunmadan cezalandırılmadan Hz. Ali’nin halifeliği meşru değildir. Biz Hz. Ali’nin halifeliğini tanımıyoruz” diyerek isyanı başlattılar. Hz. Ali ise devlet adamı olarak orduyu Sıffin’de nede olsa bir vali ne kadar askeri vardır düşüncesiyle Muaviye’nin üzerine sürdü ama maalesef öyle olmadı. Arap bedevilerini zamanında para karşılığı yanına çeken Muaviye denen şahıs paralı askerlerden oluşan 70 bin kişilik ordu oluşturmuştu. Bu savaşa yakından bakacak olursak Muaviye’nin bu kadar Arap bedevilerini uzun süredir maaşa bağlaması haftalarca finanse edebilmesi büyük maddi güç gerektirir. Böyle bir gücü bir valinin(Muaviye’nin) finanse edebilmesi mümkün değildir. Muaviye maddi anlamda kesinlikle bir finansman desteği almıştır...
O dönemin tarihine baktığımızda bu maddi gücü verebilecek iki süper güç vardır. Birisi Hz. Ali’nin başında bulunduğu İslam Devleti diğeri ise Doğu Roma İmparatorluğu dur.
Yani, Arap Yarımadası’ndan çıkmış İslam dini mensupları devlet kurmuşlar. Sonra çok hızlı şekilde büyüyerek süper güç haline gelmişler.
Bu durum o dönemin Roma ve İran Sasani Devleti’ni rahatsız etmiştir. İslam Devleti önce yüzlerce yıllık olan Sasani devletini haritadan silmiş daha sonra Kudüs ve Mısır’ı fethederek Bizans’a büyük darbe vurmuştu. Bizans, İslam Devleti’ni askeri güçle durduramayacağını anlayınca bu süper gücü durdurmak için kolları sıvamış ve İslam Devleti’nin ülke içindeki muhalifleri tespit edip destekleyerek içeriden halkı birbirlerine kırdırmıştır.
Büyük devletler ülkenin gelişimini durdurmak için muhalif grupları destekler finanse eder, silahlandırır, istihbarattan tutun askeri eğitimlere kadar bütün destekleri verir ve sonunda kendi aralarında savaştırır. Ama sonunda hiç kimse kazanmaz, asıl kazanan düşman olur...
Aslında bu binlerce yıldır oynanan bir oyundur!
Made in Emperyalism.