Türkiye iç siyasette çok önemli bir sürece girerken önümüzdeki sürecin en kritik ve önemli olaylarından bir tanesi de Nisan ayında gerçekleştirilecek olan CHP Kurultayı.
Kurultay da belirleyici ana faktörlerin başında ise delegasyon sayısı bakımından önemli bir yer teşkil etmekte olan İstanbul gelmekte..
Hal böyle olunca da İstanbul CHP örgütünde başlamış olan seçim takvimi, biten mahalle seçimleri sonrasında başlayan ilçe seçimleri çok kritik önem kazanıyor. İlçe kongreleri ve yapılan kongrelerde çıkan sonuçlar bir sonra yapılacak olan ilçe kongresinin önemini popülaritesini değişkenliğe uğratıyor. Sebebi ise malumunuz güç mücadelesi, saf kaybetmeme çabası..
Bu uğur da yapılan ittifaklar, düşman kardeş birliktelikleri, entrikalar,kokuşmuş çözülmüşlükler…
Neyse…
Girizgah kısmını üç beş satırla kesip sadede gelelim.
Yaklaşın bakalım şöyle yamacıma yamacıma…
CHP örgüt yapılarındaki bozulmanın en yoğun biçimde İstanbul örgütünde yaşamakta olduğunu görememek siyasi körlükten başka birşey değildir.
Etnisite ve mezhepçilik üzerinden yapılan listeler parti örgütlerinde bunlar üzerine bina edilen mücadele..
Maalesef ideolojik yaklaşım, güçlü retorik, sağlam teorik birikim gibi "liyakat" kriterleri bir kenara bırakılmış durumda.
Yazık…
CHP İstanbul örgütü içerisinde kıyasıya bir güç savaşı veren 3 ana "etkin" grup var:
1.si Alevi tabanı temsil eden grup,
2.si İmamoğlu'nun İBB başkanı olmasından sonra gücünün zirvesine çıkan Karadeniz Grubu
3.Sorozist 10 ARALIK HAREKETİ...
Bunların yana sıra daha az güce sahip olsalar da "Kürt etnisite siyaseti yapan-radikal sol kanat" ve tamamen siyasal ve ticari çıkarlarına göre hareket eden "Pragmatist" grup..
İşte tam da bu nokta da gözlerden kaçan sessiz bir güç odaklanması var ki…
Anlayacaksınız…
İstanbul seçimleri öncesinde İmamoğlu ile Kaftancıoğlu'nun yollarının aylar öncesinden ayrıldığını sağır sultan bile biliyor.(Ankara da eski meclis yakınlarında bir mekanda Zeynel Emre ile otururken atılan istifa tweet i)
İmamoğlu'nun Kaftancıoğlu karşısına bir aday çıkartmaya hazırlandığı her köşe başında konuşuluyor ama nedense kimse dillendirmiyor, ya da dillendiremiyor.
10 ARALIK HAREKETİ'nin "TROYKASI" olarak adlandırılabilecek Canan Kaftancıoğlu-Erdoğan Toprak ve Oğuz Kaan Salıcı nın kendi aralarında güç mücadelesine girmiş olmasından kim edinimli çıkacak??
Bu 3 isimden CHP kapatılsın dernek olsun diyen Oğuz Kaan Salıcı uzun zamandır 10 Aralık Hareketi'nin Genel Başkanlık için hazırladığı isimdi gel gör ki İstanbul seçimlerinden hemen sonra Canan Kaftancıoğlu da kendisini "Genel Başkanlık" için hazırlamaya niyetlenince ipler gerildi..
Öyle ki istifa tweet i atan Kaftancıoğlu ve o saatlerde yanında olan mv.Zeynel Emre ismine ciddi bir tepki verdi Aralıkçılar…
Oğuz Kaan Salıcı ile artık kendisini rakip olarak konumlandıran Canan Kaftancıoğlu'nun eskisi kadar arasının iyi olmadığı lakin Salıcı ile Kaftancıoğlu'nun yeniden bir arada gizli İstanbul ittifakı yaptığı,
İmamoğlu nun Kaftancıoğlu ie ittifak ı,Kaftancıoğlunun Toprak ile ittifak ı, olaylar olaylar…
Bakalım kim kimi çaktırmadan yiyecek..
Bu arada Erdoğan Toprak ve Zeynel Emre nin Kılıçdaroğlundan ayrı hareket edemeyeceği gerçeğini de atlamayalım.
Haliyle Küçükçekmece ve Bağcılar İlçe kongrelerinin bir gün öncesi bu İlçelerde ittifaklar organize eden Özgür Karabat da Erdoğan Topraktan ayrı hareket edemezken…
Erdoğan Toprak'ın tamamen Kılıçdaroğlu'na bağlı olduğunu ve bu duruşunu değiştirmeyeceğini,haliyle olan biten herşeyin, istifaların, gidişlerin-gelişlerin kimin kontrolünde olduğu gün gibi açıkken..
Ne demeli…
Biraz da diğer yapılar a göz atalım mı??
Alevi Grubu dediğimiz grubu Cemal Canpolat temsil ediyor gözükse de Alevi Grubu'n gerçek lideri konumunda ve Kemal Kılıçdaroğlu'na adeta bir "Kurşun asker"misali bağlı olan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi.
Aslına bakarsanız bağlı da olmak zorunda…
En yakının da Kılıçdaroğlunun diğer bir askeri gibi durmaya çabalayan Maltepe Belediye Başkanı( Bu arada dün yapılan Maltepe İlçe kongresi çok şeye gebe) Ali Kılıç…
Parti içersinde kendilerini”Radikal sol kanat" diye adlandıran gruba yakın olan Ali Şeker Büyükçekmece'de bir önceki ön seçimin 3.bölgede 3.süydü Keza aynı gruba yakın İlhan Cihaner de 3. bölgede ön seçimde 2. sıradan çıkmış ve vekil olmuştu...
Ancak bu 2 isimden Ali Şeker, İlhan Cihaner isimleri başını Hasan Akgün'ün çektiği arkasında İmamoğlu'nun olduğu Karadeniz ekibi tarafından tasfiye edildi.
İstanbul un büyük İlçelerinden ve 2019 seçimlerinde CHP nin uzun zaman sonra geri kazandığı Küçükçekmece gerek Canpolat ın ilçesi olması gerek karadeniz ekibinde olması hasebiyle önemliydi.İşte tam da bu nokta da Tuncelili ve Alevi kimliği ile siyaset yapan Zeynel Emre ve eski Başakşehir ilçe başkanı Tokatlı Alevi olan ve Alevi grup içindeki bir diğer isim olan Özgür Karabat tarafından son gece operasyonu yapıldı(Enteresan olan ise kaybeden adayın tokatlı olması ve kazanan adayın 268 imza toplayıp 226 oy alabilmesi)
Yoksa ters manyel operasyon muydu..
Bu iki isim de şu an vekil( made in Erdoğan Toprak)
Anlayacaksınız…
Küçükçekmece de asıl tasfiye edilen ise Cemal Canpolat oldu.Burada Zeynel Emre-Özgür Kabat ikilisi (Alevi Grubu) ile Küçükçekmece Belediye Başkanı olan Trabzon ekibinin önemli ismi Kemal Çebi birlikte bir koalisyon yaparak eski il başkanı Canpolat'ı tasfiye etti...
“Ancak daha önce ucundan acık dile getirdiğim o sessiz güç çok büyük bir güç ki ortada ki seçimi yani entrikalar ve ittifakların kar etmediği İlçe kongresini asıl dizayn edenler onlar oldu”
Anlayana…
Zeynel Emre ve Özgür Kabat'ın Kılıçdaroğlu'ndan ve Toprak tan habersiz adım atmadıkları göz önüne alındığında Kılıçdaroğlu'nun Canpolat'ı yine harcadığı açık ve net..
Bir diğer büyük ve yeni CHP li ilçe olan Esenyurt Kürt etnisitesine dayalı siyaset yapan ve radikal sol unsurların bulunduğu gurubun olduğu merkez ilçe görümü veririyordu..
Bu Kürt etnisitesine dayalı siyaset yapan grubun sözde lideri Sezgin Tanrıkulu ama Tanrıkulu tüm desteğini arka planda Canan Kaftancıoğlu'ndan almakta...
Gel gör ki son gece yapılan ters operasyon ile Esenyurtta iki isim de kontrpiye de kaldı ve ezildi..
Gelelim bir diğer karışık İlçe olan Avcılar a..
PRAGMATİST" grubun nadide örneklerinden biri Avcılar'ı dizayn etme sevdasına düşen Belediye Başkanı Turan Hançerli...
Hançerli ismi biraz enteresan yalnız.Kendisi eski PM üyesi ve Pm de 42 arkadaşını ikna ederek imza topladı ve Kılıçdaroğluna "Adaylığım PM talebi" diyerek aday oldu.İlçeyi de kendisine bağlı Erdal Nas kazandı..
En başta da söylediğim gibi bu PRAGMATİST GRUP için ideoloji,mücadele v.s yok.
Siyasi ve ticari kazanç-kayıp var...
O nedenle siyaseten tutarlı bir tavır beklemek zaten hayal. 24 saatte 24 kere değişebilir dengeler ne de olsa…
Gelelim İBB başkanının ilçesi Beylikdüzü ne
Beylikdüzü kongresi İmamoğlu'nun Beylikdüzü'ne yerine "bıraktığı" başkanın belediye çalışanlarını delege yazdığı ve ortalığın karıştığı bir seçim olarak geçti..
Bu süreç te Kılıçdaroğlu nu atlamak gerçekten hata olur. Kongre ye giderken kendisini iyice sıkıştıran 10 Aralık yapısının en önemli figüranı Oğuz Kaan Salıcı ya Kılıçdaroğlu ince bir operasyon yaptı…
Bölge toplantılarında örgüte ön seçim olmayacağının tebligatını da bazı illerde tek aday istendiğinin tebliğini de Salıcı'ya yaptırdı. Hem tepkileri kendisinden uzak tuttu hem de tüm tepkileri Salıcı ve ekibine kanalize edip onları örgüt için "Kötü adam" haline getirerek büyük darbe vurdu.
Kılıçdaroğlu böylelikle 10 ARALIK KISKACI'ndan nefes aldı.
Sonuç, tabii CHP örgütü kazan kaldırdı,Kılıçdaroğlu yine bir taşla kuş katliamı yaptı..
ANLAYANA…
Şimdi gelelim son a en son noktaya..
Kılıçdaroğlu İstanbul'dan kendisine yönelen tehlikeyi görerek bu ekipleri birbirine düşürdü,zayıflattı ve kendisine mahkum hale getirdi...
Şu an bu 3 ekip de Kılıçdaroğlu kendilerini işaret etsin diye bekliyor ama Kılıçdaroğlu'nun niyeti bu 3 gruptan hiçbirine destek vermek değil...
Kılıçdaroğlu İstanbul için kafasında bir profil belirledi
*Başarı hikayesi olacak..
*Mali durumu iyi olacak ki belediye başkanlarının kontrolüne girmeyecek..
*Hiç bir gruba angaje olmamış,dengeleri koruyabilecek
Ama kesinlikle örgütte uzun yıllar çekirdekten yetişme,ağırlığı olan bir isim olmayacak
Özellikle son madde "olmazsa olmaz"
İşte bu işaretler ışığında kafam biraz karıncalanmadı değil hani. Olsun dau demokrasiler de çare tükenmez misali hemen bir araştırma yaptım.Gecenin sessizliğini iyi dinleyen ve karanlığın derinliğini iyi gören dostlara yanaştım ki benim için onların söylediği Muştu dur.Bir tanesi usulca kulağıma fısıldadı ve sonra dedi ki, Ekonomi her Ülkenin,her toplumun,her kurumun en önemli problemidir boş ver..
“unutma su uyur gece uyurken duyulur sesler sessiz ol”
Neyse Dostlar nasılsa sizler de ANLAYACAKSINIZ…