



Şekil 5. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi içindeki uzanımı ve Beylikdüzü’ne göre konumu (İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2009).Kuzey Anadolu Fay Hattı ülkemizin en aktif ve deprem üretme potansiyeli en yüksek fay hattı olma özelliğine sahiptir. Depremin şiddeti ve etkinlik derecesi üzerinde rol oynayan etmenlerin meydana getirdiği bölgesel farklılıklar sebebiyle bazı deprem bölgeleri ayırt edilmektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın etki alanında yer alan Beylikdüzü, birinci derecede deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır (Şekil 6). Kuzey Anadolu Fay Hattı dışında Beylikdüzü’nü etkileyebilecek bir diğer fay hattı ilçenin doğusunda yer alan Yeşilbayır Fayı'dır. Yeşilbayır Fayı Hadımköy'ün batısından başlamakta, kabaca kuzeybatı - güneydoğu doğrultusunda uzanarak Ömerli, Hoşdere mevkileri üzerinden Küçükçekmece Gölü'nün batısına ulaşmaktadır (Duman ve ark., 2004, s. 20). Beylikdüzü’nü etkileyebilecek bir diğer fay hattı ilçenin batısında yer alan, Büyükçekmece Gölü'nün batısında kabaca kuzeybatı - güneydoğu doğrultusunda uzanan Büyükçekmece Fayı'dır (Şekil 4).

Şekil 6. Deprem bölgeleri dağılım haritası (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, t.y.).Beylikdüzü tektonik bakımdan aktif bir sahada yer almakta, deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fay hatlarına komşu bulunmaktadır. Bu özellikleri bakımından ilçe birinci derecede deprem bölgesi kapsamında değerlendirilmektedir. İstanbul’da ve çevresinde her yıl değişik büyüklüklerde birçok deprem meydana gelmektedir (Şekil 7). 1999 yılı Marmara depremleri İstanbul'un deprem gerçeğini gözler önüne bir kez daha sermiş; bu depremin yıkıcı etkileri başta Avcılar olmak üzere çoğu yerleşim biriminde gözlenmiştir. 1999 Marmara depremlerinden Beylikdüzü kesiminin çok fazla etkilenmemesi, İstanbul'da depremden etkilenen bölgelerdeki nüfusu (özellikle Avcılar) Beylikdüzü'ne çekmiştir. Beylikdüzü’nde yerleşimin yoğunlaşması, hatta Beylikdüzü'nün ilçe statüsünü kazanması 1999 yılı Marmara depremlerinden sonradır. Bu nedenle ilçede depreme dayanıklı, kalite standartları yüksek binaların yapımına önem verilmiştir. Depremin verdiği hasarın büyüklüğü ve dağılımı, inşaat kalitesi yanı sıra, büyük oranda zeminin jeolojik özellikleriyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle yapılaşma noktaları belirlenirken zemin özellikleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmalıdır.

Şekil 7. Marmara Denizi kuzeyi ve İstanbul ilinde 1900-2010 yılları arasında meydana gelen büyüklüğü 2'nin üzerinde olan depremlerin dağılımı (Dalgıç ve ark., 2010).Morfolojik ÖzelliklerÇatalca Yarımadası üzerinde yer alan Beylikdüzü yerleşim alanı, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri arasında nispeten yüksek bir düzlük şeklinde uzanmaktadır. Nitekim Beylikdüzü ismi de bu morfolojik birime istinaden ortaya çıkmış bir tanımlamadır. Bu nispeten yüksek düzlük Dereağzı Deresi ve kolları, Kavaklı Dere ve kolları ile Haramidere ve kolları tarafından yarılmış bir plato görünümündedir (Şekil 8). İlçe arazisi akarsular tarafından yarılmış plato yüzeylerinden ve bunların yamaçlarından oluşmaktadır.

Şekil 8. Beylikdüzü ve çevresinin 3 boyutlu topografik görünümü (Gündüz, 2006'dan uyarlanmıştır).