Cesetleri konuşturan adam
Adli tıp uzmanı Dr. Bülent Şam'ın işi gücü ölüler: 12 yıldır günde en az sekiz otopsiye giriyor, işi gereği bugüne kadar hayatına 20 binden fazla ceset girmiş. En çok çocuk otopsilerinde zorlandığını söylüyor.
Yaklaşık 12 yıldır bu işi yapıyor, 20 binden fazla otopsiye girdi, hepsinin anlatmak istediği bir hikâyesi vardı; hiçbirimizin bilmediği, bilmediği için de çoğu zaman ürperdiği ölüm anına ilişkin hikâyeler. Kimisi nasıl öldüğünü ya da nasıl öldürüldüğünü anlattı. Öldürülenlerin büyük bir çoğunluğu, katilleri hakkında bilgi verdi. Nasıl bir yöntem kullanıldığını, ne zaman öldürüldüklerini söylediler ona. Hatta bazıları katilin nasıl bir fizyolojiye sahip olduğunu, ölüm anında tam olarak nerede durduğunu, kasıtlı ya da kazara öldürdüğünü bile anlatabildi... Pek çok cinayetin aydınlanmasında ona anlatılan bu hikâyelerin büyük payı var. Hâlâ her sabah herkes gibi evinden çıkıp işyerine gidiyor ve gelen cesetlerin hikâyelerine kulak kabartıyor. Bahsettiğimiz kişi, ruhlar âlemiyle bağlantıya geçen mistik bir büyücü değil, Uzman Dr. Bülent Şam. Adli Tıp Kurumu'nda çalışan Bülent Şam, otopsi konusunda hem Türkiye'nin hem de dünyanın en deneyimli doktorlarından birisi. Girdiği otopsi sayısıyla kendi mesleğinde bir rekora koşuyor.Cinayetler belleğine kazınmış
Hizbullah operasyonları sırasında hepimizin büyük bir ürpertiyle takip ettiği mezar evler serisinde çıkan cesetlerden, bu yıl içinde Diyarbakır ve Samsun'da meydana gelen uçak kazalarında bulunan cesetler için yapılan otopsilere kadar birçok önemli otopsinin içinde bilfiil yer almış Bülent Şam. Günde en az sekiz otopsiye giriyor. Bu sayının 10'u geçtiği zamanlar da oluyor. Yani hayatının önemli bir kısmını, hem çalışan cihazların hem de gelen cesetlerin estirdiği buz gibi soğuk havanın hâkim olduğu otopsi salonunda geçiriyor. Tabii ki o, bir doktor ve bir vücudu kesip biçmek onun için sıradan bir iş. Fakat masasına yatan bedenlerin hiçbirisinin bir daha ayağa kalkma şansı yok.
Büyük bir kısmı vahşice işlenen cinayetlerin izlerini taşıyor bedenlerinde. Hatta bazıları çürümeye başladığı için sıradan bir insan görüntüsünü çoktan yitirmiş oluyor. Hele o koku... Bomboş ve her türlü hijyen maddesiyle temizlenmiş bir salonda bile iliklerimize kadar ürpermemize neden olan, başımızı döndüren ve içinde belki de daha önce orada otopsisi yapılmış bedenlerin bıraktığı hikâyeleri de barındıran o koku... Yani çalışmak için hiç de kolay olmayan ve çok az insanın tahammül edeceği bir atmosfere sahip Bülent Şam'ın yaptığı iş. Fakat o, 12 yılın verdiği birikim ve soğukkanlılıkla yapıyor işini. Tıpkı Adli Tıp Kurumu'nda görev yapan diğer uzmanlar gibi...
Hikâyeler içine çeker...
Çok fazla düşünerek karar vermemiş adli tıp uzmanı olmaya. Şöyle anlatıyor mesleğini: "İlk zamanlarda çok rahatsız oldum otopsi salonunda bulunmaktan, ama 12 yılın sonunda böyle bir şey söylemenin artık bir anlamı yok. Otopsi sırasında karşılaşılan görüntüleri -ki buna kokuyu da ekleyebilirsiniz- genel görüntü kabul etmek gerekir ki, çok etkileyici. İnsanın etkilenmemesinin imkânı yok. Fakat alışılıyor. Alışılamayan şey, gerçek olan şey, o karşınıza çıkan vakanın hikâyesidir. Bu, bütün adli tıp uzmanlarının yaşadığı bir sorundur. Görüntüye, kokuya her şeye alışabilirsiniz fakat hikâyeler sizi etkisi altına alır. Bu, çok yıpratıcıdır, insanı tüketir. Bu nedenle hikâyesine de mümkün olduğunca girmemeye çalışırız; ama sonuca ulaşabilmek, doğru değerlendirebilmek için mecburen hikâyenin de içine gireriz."
Elde edilen bulguların tamamı delil
Uzman Dr. Şam'ın verdiği bilgiye göre otopsi sırasında elde edilen bulguların tamamı delil sayılıyor. "Muhtemel sanık bulunduğunda onun verdiği ifadenin içindeki bilgilerin bizim otopsi sırasında bulduğumuz, tespit ettiğimiz bilgilerle örtüşüp örtüşmediğine bakılır. Adli tahkikatta çalışan savcının veya dedektifin elindeki bilgileri anlamlandıracak olan en önemli anahtar, otopsi bulgularıdır" diyen Şam'a göre olay yeri incelemelerinde de otopsi uzmanı bulunmasında büyük yarar var: "Adli tahkikatın ve olay yeri incelemesinin otopsiden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Çünkü bulunan bütün parçalar birleştirilerek ölüm anının fotoğrafı çıkarılmaya çalışılır. Bu nedenle olay yeri incelemelerinde genellikle bir otopsi uzmanının da bulunmasını biz isteriz ve tavsiye ederiz, fakat teknik imkânlarımız ve personel sayısı buna izin vermiyor ne yazık ki."
Cinayette otopsi şartı
Cinayet vakalarına mutlaka otopsi yapılıyor. Fakat Bülent Şam'ın verdiği bilgiye göre doğal ölüm olarak gösterilmeye çalışılan cinayet vakalarına çok sık rastlıyorlar: "Araba içinde yanmış bir ceset bulunuyor, muhtemel bir kaza gibi görünüyor ya da sudan çıkmış ve muhtemel bir boğulma vakası gibi gözüken cesetlerle karşılaşıyoruz. Fakat otopsi yapıldığında bu cesetlerin aslında öldürüldükten sonra yakıldığını ya da suya atıldığını, gerçek ölüm nedeninin darp, ateşli ya da kesici, delici silahla yaralama sonucu ölüm ya da zehirlenme olduğunu görüyoruz. Bu tarz vakalar çok sık geliyor karşımıza." İstanbul'da meydana gelen vakaların yanı sıra Anadolu'da meydana gelen şüpheli ölüm olayları da İstanbul Adli Tıp Kurumu'na geliyor. Bu nedenle oldukça yoğun bir mesai yaşanıyor otopsi salonunda.
İnsanları çok fazla bekletmemek lazım
"Bir gün içinde 14 cesede otopsi yaptığım zamanlar oldu. Gelen cenazeleri çok fazla bekletmeden otopsilerini yapıp bir an önce yakınlarına teslim etmek bizim mesleki etiğimiz açısından çok önemli. Çünkü hiç kimse bizim kadar, bir yakınının otopsisinin tamamlanmasını bekleyen insanları anlayamaz" diyor Bülent Şam. Mesleki hayatında çok kötü durumda cesetlerle karşılaşmış olsa da bir vaka türü var ki ne mesleki tecrübesi ne de otopsi salonunda tükettiği yıllar etkilenmesini engelleyebiliyor. "Çocuk otopsiler her zaman daha boğucu ve zordur. Çünkü dokunduğunuz beden çok masumdur. Hele ki öldürülmüşse, tecavüze, şiddete maruz kalmışsa, çok daha fazla ürperirim. Çünkü bu kadar masum bir varlığın uğradığı felaket, tüylerimi diken diken ediyor" diyor Bülent Şam. Tempo Alıntıdır. Kimdir Doç.Dr.Bülent Şam?
- 1965'te Kars'ta dünyaya geldi.
- İlk ve orta öğretimini İstanbul'da Avcılar 50.YIL İnsa Lisesinde tamamladı.
1989'da Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. - 1992'de Adli Tıp Kurumu'nun uzmanlık sınavını kazandı.
- 12 yıldır Adli Tıp Kurumu'nda Morg İhtisas dairesi'nde çalışıyor.
- Yabancı Dil İngilizce
- Evli ve yakında baba olacak.