Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin 6 Mayıs’ta alınan kararın ardından kameralar karşısına geçip, şunları söylemişti: “Artık yargı süreci tamamlanmıştır.” Bu sözlere çok büyük itiraz var. Hayır, yargı süreci henüz tamamlanmamıştır. Hatta bir adım ileriye gidelim, Yüksek Seçim Kurulu’nun herhangi bir kararı henüz hukuki anlamda ortada yoktur ve uygulanabilir değildir. Neden mi? Çünkü hukukta gerekçesiz karar olmaz! Yüksek Seçim Kurulu henüz kararının gerekçesini yazmadığından ve bu karar da Resmi Gazete’de yayımlanmadığından aslında yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Ancak öyle olmadı. Gerekçesiz olmadığından uygulanabilirliği de olmayan bu karar üzerinden apar topar Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası iptal edildi; Türkiye bir seçim sürecine şimdiden sokuldu. Her biri yüksek yargıda epey deneyimli bu isimleri gerekçesiz bir karar almaya zorlayan neydi?MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin karardan bir gün önce 5 Mayıs’ta yaptığı “YSK bugün yarın bir karar verecek” açıklaması mı yoksa iktidardan yönelen diğer baskılar mı? Zira Yüksek Seçim Kurulu, gerekçeyi yazdıktan sonra kararını açıklayamaz mıydı? Kararı YSK’nın resmen açıklamadığını, bizim, MHP ve AKP’nin YSK temsilcilerinin sosyal medya hesaplarından öğrendiğimizi anımsayınca, YSK’da çok başka dengelerin oynadığı açık. Yüksek Seçim Kurulu, kararın gerekçesini ne zaman açıklayacak?Kararın gerekçesi ne zaman yazılacak?Herkes bu gerekçeyi dört gözle bekliyor. Kaç sandık kurulu başkanı ve memuru kamu görevlisi olmayan kişilerden seçildi? Bu kişilerin görevli oldukları sandıklarda kaç oy kullanıldı? Kullanılan oyların genel oya etkisi seçim sonucunu değiştirecek kadar mıydı? …Ve en önemli nokta, Yüksek Seçim Kurulu, Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını hangi yasanın hangi maddesine dayanarak iptal etti? Zira hiçbir yasada “seçim işlerinde gerçekleştirilen usulsüzlüklerden dolayı başkanın mazbatasının iptal edilmesine” ilişkin bir hüküm yer almıyor. Yasa ancak ve ancak başkanın seçilme kriterlerinden herhangi birini kaybetmesi halinde mazbatanın iptal edileceğine hükmediyor.Hâl böyleyken YSK’nın hangi yasa maddesine dayanarak İmamoğlu’nun mazbatasını iptal ettiği merak ediliyor.Muhtemelen YSK’nın tetkik hâkimleri şimdi bu gerekçeye bir yasa arıyor! Seçim işlerindeki usulsüzlüklerin hak kaybına yol açıp açmayacağına ilişkin hukuki tartışma aslında bilerek ya da bilmeyerek YSK’ya itirazda bulunan AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz tarafından ortaya atılmıştı. Ali İhsan Yavuz itiraza ilişkin düzenlediği basın toplantısında şu örneği vermişti: “Siz Valiliğe giderek, silah ruhsatı alma talebinde bulundunuz. Size bir ruhsat verildi. Ancak bir süre sonra fark edildi ki o ruhsatta Vali değil Hademe imzası yer alıyormuş. O zaman ne olur?” Kuşkusuz o ruhsat Vali imzasıyla yenilenir. Peki bu kişinin ruhsatının iptal edilmesi ve ruhsatsız geziyor olması mümkün olur mu? Hayır! Tam bir hak gaspı olur. YSK burada İmamoğlu’nun direkt seçilme hakkını gasp ediyor. Dahası da var.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna direkt iktidar eliyle İstanbul Valisi atanıyor. Bu kelimenin tam anlamıyla bir “kayyım” uygulaması olarak tarihe geçiyor. –Ki bu uygulamanın başka hiçbir tanımı yok- Kayyım uygulaması sadece Olağanüstü Hâl süreçlerinde başvurulan bir uygulamaysa YSK’nın verdiği bu kararın da “yargı darbesinden” bir farkı yoktur!
Gündem
10 Mayıs 2019 - 21:34
Yasada "seçim işlerinde gerçekleştirilen usulsüzlüklerden dolayı başkanın mazbatasının iptal edilmesine ilişkin hüküm yok!
Gündem
10 Mayıs 2019 - 21:34
YSK’nın hangi yasa maddesine dayanarak İmamoğlu’nun mazbatasını iptal ettiği merak ediliyor. Muhtemelen YSK’nın tetkik hâkimleri şimdi bu gerekçeye bir yasa arıyor!
İlginizi Çekebilir